Bir Müslümanın yirmi dört saati
(1.) Güneşin doğmasından bir saat kadar önce uyanır, abdest alır,
sabah namazını kılar. Hür ve mukim erkekler, yakındaki camiye
giderek bu ibadeti cemaatle eda ederler.
(2.) Sabah kahvaltısı...
(3.) İşine, okuluna, nereye gidecekse oraya gider.
(4.) Ne iş yapıyorsa, "en iyi, en güzel, en doğru" şekilde
yapar. Asla ihmalkârlık, kaytarıcılık yapmaz, vazifesini
savsaklamaz. Müslüman her ne yaparsa yapsın Allah'a yapar gibi
yapar.
(5.) Öğle tatili... Gerekenden fazla yememek şartıyla öğlen
yemeğini yer. Bedeni ağır iş yapıyorsa, vücudunu ayakta tutacak
kadar kalori alır, doyduktan sonra yemez. Oburluk, pisboğazlık,
mide-perestlik haramdır.
(6.) Öğle namazını kılar. Namaz, iş saatlerine denk geliyorsa,
işçi veya memur, namazı bahane ederek vazifesini savsaklamaz.
(7.) Öğleden sonra çalışmasına devam eder.
(8.) İkindi namazını kılar.
(9.) Evine döner.
(10.) Akşam yemeği: Geceleyin hazmı (sindirimi) zor olacağından ve
sağlığa zarar vereceğinden ağır yemekler yemez. Müslüman her
hal ü kârda, yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.
(11.) Mevsimine göre, vaktinde akşam namazını eda eder.
(12.) Yemekten sonra çayını içerken en az bir saat faydalı,
kıymetli kitap okur. Kitap okumayan, kültürünü arttırmaya
çalışmayan kimse medenî bir insan değildir. İsterse çok zengin
olsun.
(13.)Yatsı namazını camide eda eder.
(14.) Yaz aylarında, geceler kısa olduğu için yatsıdan sonra
yatağa girer ve uyur.
Günlük hayatında Müslüman nelere dikkat edecektir:TELEVİZYON
SEYRETMEK: Televizyon programları dine, Şeriata, ahlâka, fazilete,
bilgeliğe uygunsa, aşırı kaçmamak şartıyla bir miktar
seyredebilir. Bu dediğim, sıradan insanlar içindir... Müslüman,
İslâm dininin kesin olarak yasakladığı, haram kıldığı açık
saçık, şehvetli karıları, içki sofralarını, fuhşiyyat
sahnelerini, kumar eğlencelerini, bin türlü azgınlığı asla
seyredemez. "Bunları seyretmek caizdir, bunları seyretmek, bu
seyirle eğlenmek, keyiflenmek sakıncalı değildir, caizdir"
diyenlerin imanları tehlikeye girer.
İHTİYAÇLARIN GİDERİLMESİ: Müslüman asla israfa, lükse,
aşırı tüketime, gösterişe kapılmaz. Bunları dinimiz haram
kılmıştır. Din ve iman kardeşlerinin milyonlarcası sefalet,
sıkıntı, açlık, perişanlık içindeyken kendisi Nemrud, Firavun,
Neron, Şeddad gibi lüks yemekler yiyen, lüks bir hayat süren
kimseler fâsık, fâcir, gafil, vicdansız insanlardır. Müslümana
yakışan mütevâzı olmak, orta halli bir hayat sürmektir. Bu
dediğim avam içindir, mânevî derecesi yüksek olan Müslümanların
bu konuda daha sıkı olmaları gerekir...Müslüman hiçbir zaman
meskenleri, mobilyaları, evdeki cihazları, otomobilleri; kendisine
değer ve üstünlük kazandıran şeyler olarak görmez. Vicdanlı,
akıllı, namuslu, şuurlu, insaflı bir Müslüman 20-30 bin dolarlık
bir otomobilden daha pahalısını almaz. "Benim param var, canımın
istediği pahalı otomobili alırım" mı diyorsun? Unutma ki,
Allah'a hesap vereceksin.
LİSANINI KÖTÜLÜKLERDEN KORUMAK: Müslüman mutlak bir hürriyete
sahip değildir. Müslüman, hürriyet var, canımın istediğini
söylerim, yazarım diyemez. Lisan afetleri vardır, bunlar İmam-ı
Birgivî Hazretlerinin "Tarikat-i Muhammediye" adlı çok önemli,
çok mübarek, çok kurtarıcı kitabında yazılıdır. Okur
öğrenirsiniz. Müslüman lüzumsuz, faydasız lâf etmez.
Gevezelikten, zevzeklikten, mâlâyâni söz etmekten kaçınır.
Söylerse hayır söyler, yoksa susar.
GÖZLERİNİ GAYR-İ MEŞRU BAKIŞLARDAN KORUMAK: Müslüman
gözlerinden, baktığı şeylerden sorumludur. Kendi annesinin,
karısının, kız kardeşinin iffetini, namusunu, şerefini,
haysiyetini nasıl koruyorsa, başka kadınlarınkini de korumakla
yükümlüdür.
KULAKLARIN KORUNMASI: Zamanımızda müzik, son derece
bayağılaşmış ve yaygın hale gelmiştir. Siz çalmazsanız,
başkalarının çaldığını dinlemek zorunda kalıyorsunuz.
Müslüman, elinden geldiği derecede kötü müzikten uzak durur.
Kötü müzik ne demektir? İnsanın kafasını şişiren, kişiyi
azdıran, şehvete ve ahlâksızlığa teşvik eden, kalitesiz
musikidir. Bir çiftlikte tavuklara rock müziği dinletmişler,
hayvancağızlar önce yumurtayı azaltmış, sonra durgunlaşmış,
hastalanmış, sonunda ölmüşler... Kötü müzik dinletilen
ineklerin sütü azalıyormuş. Aklı olanlara bu örnekler yeter.
HİÇ HATIRDAN ÇIKARTILMAYACAK İSLÂMÎ BİR PRENSİP: Resulûllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz "İki günü birbirine eşit
olan ziyandadır" buyurmuştur. Müslüman her gününün, bir
önceki günden daha hayırlı olması için çalışacaktır. Daha
fazla ibadet edecek, daha fazla hayır hasenat yapacak, daha fazla
sadaka verecek, ilmini, kültürünü arttıracak, nefsiyle yaptığı
cihatta ileriye gidecektir.
MÜSLÜMAN, İSLÂM'A UYAN KİMSEDİR: Evinde, işinde, yeme ve
içmesinde, kılık kıyafetinde, konuşmasında İslâm'ın
emirlerini, yasaklarını, tavsiyelerini göz önünde bulundurmak
gerekir. Yaptığın her iş için "Yüce Allah bundan razı olur
mu?", "Bundan dolayı bana gücenir ve gazap eder mi; Sevgili
Peygamberimiz benim bu yaptığım işi beğenir mi, yoksa beğenmez
mi?.." diye düşünmek gerekir.
MERHAMETLİ OLMAK: İslâm bilgeliğinin temel kurallarından biri,
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez"dir. O halde, Müslüman
insanlara, hayvanlara, bitkilere, hatta topraklara, taşlara, sulara
bile merhametli olacaktır.
DİNÎ KONULARDA TÂVİZ (ÖDÜN) VERMEMEK: İslâm dinini insanlar
ortaya koymamıştır, din Allah'ındır. Binaenaleyh dinin kesin
kurallarında, hükümlerinde, müesseselerinde bizim değişiklik
yapmaya, bunlardan ödün vermeye hakkımız yoktur. Bunları elimizden
geldiği, gücümüzün yettiği kadar hayatımıza ve hayata
uygulamaya çalışırız. Yapamıyorsak, eksikliğimizi biliriz.
Müslüman, asla dini kendisine, hayata uydurmaya çalışmaz. Asıl
olan, kendisini ve hayatını dine uydurmaktır.
YASAKLARDAN, GÜNAHLARDAN, İSYANLARDAN, AZGINLIKLARDAN KESİNLİKLE
UZAK DURMAK: İslâm dini ribayı mutlak surette yasak ve haram
kılmıştır.Binaenaleyh ribadan ve ribaya benzeyen ticarî, iktisadî
muamelelerden uzak durmak gerekir. Yine dinimiz bazı alışverişleri
bâtıl saymıştır, bunlardan da uzak olmamız gerekir.
TARTIŞMAMAK: İmam-ı Gazalî Hazretleri, bir şık dışında
tartışmayı uygun görmemektedir. Cahillerle, azgınlarla,
aşırılarla, beyni yıkanmışlarla tartışmak boştur,
faydasızdır.Müslüman tartışmak yerine, iyi bir örnek ve model
olmayı tercih etmelidir. Ona bakan, onda İslâmiyet'in
güzelliklerini ve üstünlüğünü görsün. Kal (dil) ile değil,
hal ile propaganda yapmalıdır.
FİTNE VE FESADA SEBEBİYET VERECEK HER ŞEYDEN UZAK DURMAK:
Peygamberimiz "Fitne uykudadır, uyandırana lanet olsun"
buyurmuşlardır. Din konusunda aptalca çıkışlardan, geri
zekâlıca nümayişlerden, lüzumsuz gösterilerden
kaçınılmalıdır.
EN BÜYÜK DÜŞMAN: Müslüman, en büyük düşmanının kendi nefs-i
emmaresi olduğunu, bir an bile hatırından çıkartmamalıdır.
Düşmanını görmek isteyen aynaya baksın.Âhir zamanda yaşıyoruz,
Peygamberimiz âhir zamanda İslâm Şeriatını yaşamanın,
Sünnet'e uymanın "avucunda kor tutmak" kadar zor olduğunu
haber vermiştir. Müslüman, İslâm'a ve Şeriat'a uyarken,
dinini yaşarken birtakım sıkıntılar çekecektir, bunlar
Allah'ın bir imtihanıdır, sabrederse, doğru yoldan ayrılmazsa
çok büyük mükâfatlara nail olacak, ebedî mutluluk
kazanacaktır.Çok dikkat edilmesi gereken bir husus: Vicdanlı,
şuurlu, vasıflı, haysiyetli, namuslu, şerefli, hikmetli bir
Müslüman, kendisi asla din sömürüsü yapmadığı gibi, din
sömürüsü yapan alçak ve rezillerden uzak duracaktır ve onları
asla desteklemeyecektir. Din sömürüsü yapanları desteklemek, dinin
yıkılması için çalışmak demektir.Böyle bir gaflete ve felâkete
düşmekten Allah'a sığınırız.