HUZUR İSLAMDA
islamdiyari foruma hoşgeldiniz..üye olarak arama bölümünden her konuda aradığınızı bulabilirsiniz
www.islamdiyari.forumm.biz
huzurun tek adresi

SİTE ADMİNİ VEYSİ AKSOY
HUZUR İSLAMDA
islamdiyari foruma hoşgeldiniz..üye olarak arama bölümünden her konuda aradığınızı bulabilirsiniz
www.islamdiyari.forumm.biz
huzurun tek adresi

SİTE ADMİNİ VEYSİ AKSOY
HUZUR İSLAMDA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
HUZUR İSLAMDA


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En iyi yollayıcılar
veysi (360)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
aksy (266)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
sertan_47 (262)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
berat4747 (28)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
abdullah (24)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
yusuf (13)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
HALOZDUZEN (13)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
mehmet (10)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
ezelinur (10)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
remzi (5)
RABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_lcapRABİATÜ’L-ADEVİYYE Voting_barRABİATÜ’L-ADEVİYYE Vote_rcap 
En son konular
» LJLJKL
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ağus. 13, 2016 4:42 pm tarafından veysi

» lig tv nasıl kırılır çözümü burda
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyÇarş. Mart 04, 2015 3:09 pm tarafından veysi

» lig tv nasıl kırılır çözümü burda
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyÇarş. Mart 04, 2015 3:09 pm tarafından veysi

» HZ. ALİ R.A.
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptySalı Mart 19, 2013 6:45 am tarafından veysi

» Camiye Gelmeyecektin
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 11:06 am tarafından veysi

» Alın Teri
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 11:05 am tarafından veysi

» Allah'ın Beratı
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 11:05 am tarafından veysi

» Allah’tan Utanmaya Senden Daha Layığım
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 11:04 am tarafından veysi

» Akşama Kadar Yaşamak
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 11:03 am tarafından veysi

» HADİSİ ŞERİF
RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ocak 12, 2013 10:59 am tarafından veysi

Istatistikler
Toplam 57 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: ADEM44

Kullanıcılarımız toplam 976 mesaj attılar bunda 909 konu
Kimler hatta?
Toplam 3 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 3 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 71 kişi Salı Ağus. 01, 2017 1:38 pm tarihinde online oldu.
En aktif konular
KARANİ KARDEŞ
MİSAFİRLER BURDA KONU YAZABİLİR VE CEVAPLAYABİLİR
IQ testi-------
Cumanız mübarek olsun dualarınız kabul olsun gününüz hayırlı eviniz bereketli olsun aileniz mutlu olsun hayırlı cumalar
Risale-i Nur’da Tasavvufun Tarifi
--->: karışık çiçek resimleri...(
Dünyanın en zor sorusu BENCE KİMSE BİEMİYECEK
HZ. ALİ R.A.
Mardin Şehri
klavyede ne kadar hizlisiniz buyrun

 

 RABİATÜ’L-ADEVİYYE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
veysi
yönetici
yönetici
veysi


Erkek Mesaj Sayısı : 360
Yaş : 35
Nerden : mardin
tecrube puanın : 826
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 02/12/08

RABİATÜ’L-ADEVİYYE Empty
MesajKonu: RABİATÜ’L-ADEVİYYE   RABİATÜ’L-ADEVİYYE EmptyC.tesi Ekim 31, 2009 1:23 pm

RABİATÜ’L-ADEVİYYE

Büyük kadın mutasavvıf. Hasan Basri Hazretleri’nin çağdaşı. Onun için “Kadın elbisesi içinde er görmek isteyenler Rabia’yı görsün.” dediler. Bu onun Allah (cc) yolundaki erliğine işaret. Son deminde: “-Beni yalnız bırakınız ki Allah’ın (cc) elçisi geldi,” dedi. Yalnız bıraktılar. Ve bir avaz işittiler. Canını Hak’ka ısmarlamıştı.
Gazneli:
Onikinci asırda yaşadı.meşhur fikir ve san’at adamı. Ölürken şu şiiri söylüyordu;
“Bu vakte kadar ne dedim ise hepsinden vazgeçtim.
Zira sözde mana ve mana da söz yokmuş.
Sözü bir tarafa bıraktım ve Yaradan’a döndüm.
Ki ondan başka sözde mana ve manada söz yok.”
Bunu duyan bir büyük de şöyle söyledi
“-Ne gariptir ki, sözden vazgeçtiği halde yinede söz ile meşgul.”
AYŞE EL-MENNUBİYYE

Tunus’lu kadın evliya. Amca’sının oğlu işle evlendirilmek istenince red etti. Zira sofiyane duygular içerisinde idi. Hasan El Şazeliye intisap etti. Kendi elinin emeği ile geçindi ve kazancının tamamını fakirlere ayırdı. 4 Ağustos 1257de vefat etti. Son sözleri,Nahl suresinin 126. Ayetiydi: “Allah(cc) şüphesiz, takva sahipleri ve iyilik yapanlar ile beraberdir.”
Şeyh Edebâli Aşireti devlete taşıyan veli

Osman Gazi, Ertuğrul’un ocağında doğar. Destânlarla, menkîbelerle büyür. Babasının silah arkadaşlarını âdeta esir eder. Ayaklarına dolanır, önlerini keser. Ne eder eder cenk hatıralarını anlattırır onlara. Akranlarının çelik çomak oynadıkları çağlarda ata biner, yay gerer. Bıyıklarının terlediği günlerde akınlar düzenler.
Bu coğrafyada zemin kaypaktır. İmparator ne kadar entrikacı ise, tekfurlar da dönektirler bir o kadar. Şefkate şiddetle, ihsana ihanetle karşılık verilen bir iklimde insan kurt olmalıdır. Gün gelir tehlikeyi hisseder, pusuları koklar.
Osman gazi tam bir muhariptir. Atiktir, tetiktir. Attığını vurur, vurduğunu devirir. Cengi satır satır okur ve bin türlü hile bilir. Ama o sadece aşiretini düşünür. Devlet mi dediniz? Yoo hayır! Henüz hayâli bile yoktur zihninde.
O yıllarda Derviş Gazi denilen Hakk aşıkları Anadolu’ya sızar. Bunlar genellikle Horasan asıllıdırlar. Hekimdirler, demircidirler, debbağdırlar. Hasılı sanat sahibidirler ve işlerini iyi bilirler. Dürüst ve emindirler. Hıristiyan ahali bunlara “sarıklı” der ve çok güvenirler. Emanetlerini onlara bırakır, hakemliklerine inanırlar. Öyle ya bu diyarda yalan bilmeyen, haram yemeyen kaç kişi kalmıştır?

MÜJDE
İşte bu gönül erlerinden biri de Ebdal Kumral’dır. Manevi ikrâmlarla donatılmış bir hâl ehlidir. Bir gün Ermeni derbenti denen mevkide Hızır Aleyhisselâm’la karşilaşir. Hizir Aleyhisselâm Osman Gazi’yi kastederek. “O yiğidin istikbali çok parlak” der, “Var bul onu ve müjdeyi ver!”
-Nasıl bir müjde?
-Yakında rüyasını görür.
-Sırrı bileydik, tabirini yapardık.
-Tabir Şeyh Edebâlî’ye yakışır.
Ebdal Kumral, dergâha koşar. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulur, diz çöker. Bakın şu işe ki Osman Gazi de oradadır. Genç mücahid kelimesini kaçırmadan şeyhini dinler.
Edebâlî Hazretleri “Toprağa bağlanın!” der, “Su kullanın, ağaç dikin, bahçelerinizi elden geçirin.” (Bunlar şu cografyada kalici olduklarina dair işaretlerdir) “Fukaraya sahip çıkın, âlimlere hürmet edin.”
Ve bir sır fısıldar: “Heybetli görünmek isteyen, Kuran okusun!”
Gecenin ilerliyen saatlerinde Osman Gazi el öper, müsaade ister. Edebâlî hazretleri gözlerini kısar, geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez “Sabah ola hayr ola” der, “gelin kalın burada!”
Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür. “Başüstüne” der, baş egerler.
Derhal döşekler serilir, kandiller çekilir. Avludaki takunya tikirtilari azala azala kaybolur. Ocaktaki meşe kütügü çatirtiyla yanar, duvarda kizil lekeler dolaşir. Dolunay ak gölgelerle ilişir ilik zemine. Uzaktan uzaga ulumalar duyulur ve islik dilli bir rüzgâr…
Osman Gazi ayağını uzatıp yatamaz. Zira odada Mushaf-ı Şerif vardır. Bir köşeye bağdaş kurar, tesbihi ile baş başa kalır. Ama bir ara içi geçer, Edebâlî Hazretlerinin göğsünden çıkan bir nurun kendini kuşattığını görür. Sonra vücudu çınara döner. Dallanıp budaklanır ve çok büyür. Yaprakları bulutlara varır, kökleri kıtaları tutar. Dağlar ovalar, nehirler, şehirler… İnsanlar fevç fevç gelir gölgesine girerler. Huzurlu ve neşelidirler.

TABİR
Osman gazi rüyanın heyecanıyla gelir kendine. Avluda tıkırtılı takunyalar, su sesi ve şıngırtılı ibrikler. Derken müezzinin yanık sesi odayı doldurur. Mescide geçerler. Osman gazi rüyanın tesirindedir hâlâ. Ebdal Kumral sorar. “Ne oldu sana?”
-Bir rüya gördüm hocam. Garip bir rüya!
-İyi ya, işte fırsat. Şeyhimize arzeyle.
-Hata etmeyiz değil mi?
-Söylediğin şeye bak.
Osman Gazi, hani o meydanlara sığmayan yiğit Edebâlî Hazretleri’nin yanında sesini çıkaramaz. Bırakın konuşmayı, nefes almaktan çekinir. Ama bu kez derdini söylese gerektir. Mahçup mahçup rüyasını anlatır. Edebâlî Hazretleri kısa bir tefekkürün ardından “Ey oğul. Sana müjdeler olsun!” der, “Göğsümden çıkan nur kızımdır (Bâlâ hatun). Seni kuşatması evleneceğinize işarettir. Ağaca gelince: Sen büyük bir devlet kuracaksın. Evlatların adaletle hükmedecekler. Allah-ü teâlâ seni ve neslini insanların İslâm’la şereflenmesine vesile edecek.
Ebdal Kumral heyecanlidir. “Vallahi doğru söylüyorsun!” der, “Hızır Aleyhisselam’ın bildirdiği müjde bu olmalı!”

DURSUN FAKİH
Aradan yıllar geçer. Anadolu’daki çalkantılara rağmen beylik büyümektedir. Osman Gazi ihlâslıdır, gayretlidir ama o bir aşiret reisidir hâlâ. Hoş dahasına da tâlip değildir. Zaman zaman şu beyliğin bile vebalinden çekinir. Ama ûlema cihangirliğe teşvik eder. Gelir, gider devlet fikrini işlerler ki, Dursun Fakih bunlardan biridir.
Dursun Fakih, çok âlim görür, ilim meclislerinde bulunur. Ama gönül gözü Edebâlî Hazretleri’nin dergâhında açılır. Onun akıllara durgunluk veren bir hafızası vardır. Öyle ki bir kere okuduğunu alır ezberine.
O yıllarda Moğollar tam bir belâdırlar. Nitekim Anadolu Selçuklularını dağıtır, sultanı tutsak alırlar. İnsanlar korku içinde ve kararsızdırlar. Şöyle tutunacak sağlam bir dal, sığınacak müşfik bir gölge ararlar. Ortalık beyden geçilmez, ama ehilleri nerede?
BAĞIMSIZLIK İLANI
Dursun Fakih, Osman Gaziye çıkar. “Beyim!” der, “Evet bu güne kadar Selçukluya sadık kaldık, ama Selçuklu kalmadı artık. Siz ne derseniz deyin, adınıza hutbe okuyacağım!”
-Adıma hutbe okumak mı? Hayır, Selçuklu’ya isyan edemem!
-Lütfen anlayın. Selçuklu diye bir şey yok gayri ve bundan böyle olmayacak!
-Bu büyük bir mesuliyet ama…
-Çok sancı çektik. Şimdi yeni bir doğum lâzım. Bunu sizin için değil ümmeti Muhammed için yapacağım. İnsanların ihtiyacı var bize. Sanırım vakit geldi. Rüyayı hatırlasanıza.
Osman Bey hâlâ mütereddittir, ama Dursun Fakih onu dinlemez. Bildiği gibi yapar, çıkar beyinin adına hutbe okur. Ki bu hareketin tek adı vardır: “Bağımsızlık ilânı!”
Dursun Fakih adı üstünde fakihtir. Bilinen ilk şeyhülislâm odur. Genç devletin müesseselerini o kurar. Dahası sağlam temeller üstüne oturtur. Bu ne temeldir ki bir imparatorluğu altı asır taşır.
Dikkat ederseniz Osman Gazinin aklında bir devlet fikri yoktur. Onu buna hazırlayan, inandıran, sürükleyen, gayretlendiren hep veliler olur. Hoş sultanlar, onların gölgesinde ağırdırlar.


Bozkırın Berrak Pınarı Hacı Bayram-ı Veli

Yıl: 1433, Yer: Edirne. İhtiyar subaşı nefes nefese huzura çıkar, Padişahı selâmlar. “Engürü’deki şeyhi getirdik efendim!” der, “Ama ...”
-Aması ne?
-Bu zat söylendiği gibi etrafına çapulcu toplayan bir fitneci değil. Aksine büyük bir âlim ve gönül ehli.
-Nereden biliyorsun peki?
İhtiyar subaşı bunları değirmende ağartmadık gibilerden sakalını sıvazlar. “Şu kadarini söyliyeyim” der, “kendisi Şeyh Hamideddin-i Veli Hazretleri’nin halifesi!”
-Sen ne diyorsun!
-Geleceğimizi biliyordu. Bizi yolda karşıladı. Boynunu büküp bileklerini uzattı, “Haydi evladım” dedi, “zincirleyin beni!”
-N’aptık biz. Bir Allah dostunu zincire vurduk desene.
-Vurmadık efendim. Aksine yol boyu hizmet ettik.
-Gönlünü hoşça tutaydınız.
-Tutmaz mıyız.

BURUK TANIŞMA
II. Murat ilim meclislerinin yabancısı değildir. Molla Yegân, Molla Gürâni, Molla Hüsrev gibi büyüklerden çok şey kapar. Hani altının değerini sarraf bilir derler ya, Hacı Bayram Veli hazretlerinin kırata vurulamayacak elmas olduğunu konuşmanın başında anlar. Hele tasavvufa dair sorduğu suallere aldığı şaşırtıcı cevaplar onu bu veliye daha çok bağlar. Evet hadise tatsız başlar, ama tatlı biter.
İşte sohbetin şekerleştiği demlerden birinde “Ah Efendim!” der, “Şu Istanbul’u fethetmeyi çok isterdim lâkin... Bilmem nasip olur mu bize?”
Hacı Bayram Hazretleri bir müddet sessiz kalır, tefekküre dalar. “Hayır sultanım!” der, “Bunu ne sen görürsün, ne de ben!” Sonra ayağa kalkar, bir köşede mışıl mışıl uyuyan şehzadeyi (Fatih’i) işaret eder. “Ama!” buyururlar, “Şu beşikte yatan yigit ile bizim köse (Akşemseddin’e öyle derler) görse gerek!”

BİRBUÇUK MÜRİD
Hacı Bayram Veli padişahın ısrarına rağmen dergâhına döner. Sultan ilk günün ezikliği ile bir ferman çıkarır. Onu ve onun talebelerini askerlik ve vergiden muaf tutar. Ancak bir zaman sonra Ankara’nın mali dengesi bozulur. Zira tahsildar hangi kapıyı çalsa, muhatapları “Biz Hacı Bayram Hazretlerine intisaplıyız” derler.
Bu sahte müridlerden Hacı Bayram Hazretleri de bizârdır. Nitekim Kanlıgöl mevkiine büyücek bir çadır kurar ve ahaliyi toplar. Mübârek o gün celalli ve heybetli görünür. Elinde koca bir bıçak vardır. “Ey benim sadık dervişlerim!” diye haykırır, “Şimdi sizleri kurban etsem gerek. Haydi siraya dizilin, girin çadira!” Ortalık bir anda boşalır. Sadece biri kadın, iki âşık gelir, takdire şâyan bir teslimiyetle boyunlarını uzatırlar. Hacı Bayram hazretleri memurlara döner “bu ikisini yazın” der, “başka talebem yok!”
Gerisi vergilerini de öderler, askere de giderler.

PIRLANTA PARÇALARI
Mübarek "Hiddet gözü kör eder" buyurur, "öfke aklı örter."
Efendimizin bir emrini yerine getirmek mi istiyorsunuz? Çocukların başını okşayın!
Çalışın! Zengin bile olsanız çalışın. Boş gezenlerin arkadaşı şeytandır!
Ölümü çok hatırlayınız. Hesabınızı, hesaba çekilmeden yapınız. Dünya gamından kurtulmak isteyen kabristanlara gitsin.
Alim ve velileri çokça ziyaret ediniz ki şefaatlerine kavuşasınız.
Arkadaşlarınızın kusurları emanet gibidir. Onları sır gibi saklayınız.
Yazıcızâde Muhammed, Ahmed-i Bicân, Akbıyık Sultan, Üftâde Efendi ve Eşrefoğlu Rûmi gibi zirveler hep Hacı Bayram hazretlerinin dizi dibinde yetişirler. Ama vekil olarak tek isim düşünürler: Akşemseddin!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://veysiaksoy.forume.biz
 
RABİATÜ’L-ADEVİYYE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HUZUR İSLAMDA :: Kur'an Kıssaları & Hikayeler :: Dini Hikayeler & Nükteler :: Dini Hikayeler-
Buraya geçin: